27 Nisan 2010 Salı

at gözlüğü! mü at gözlüğü mü?


"gözü kapalı yaşıyoruz. kimisininkini bağlamışlar, kimisi bilerek yumuyor gözlerini. kaçırdığımız, bilmemiz gerekirken bilemediğimiz, bilmemizi istemedikleri o kadar çok şey var ki."

bunlar felaket klişe laflar. farkındayım. hem klişe, hem de gerçek. yazmasam olmazdı.

bugüne kadar benim için komedi ve absürd bir film olmaktan öteye geçememişti "köşeyi dönen adam". hatta bazı sahneleri vardır ki hiç mi hiç kemal sunal'a yakıştıramamıştım.

"hiç olur mu kemal sunal filminde erotik sahne?"

kemal sunal'ın tüm filmlerini izlemiş biriyim. izlediğim zamanlarda yaş ortalamam en fazla 12 falandı. o sıralarda show tv sağolsun her akşam yayınlardı muhakkak bir filmini. hatta rahmetli dedem "aa ben bu filmi hiç görmemiştim. hadi izleyelim damoş" der çağırırdı beni.

evir çevir, indir bindir, her repliğini söyleye söyleye, her sahnesini bile bile izledik.

ama anlamadık, belki anladı ama bana kimse bir şey söylemedi.

o zamanlar verdiği mesajları anlayamadığım için tuhaf gelirdi tabi ki bazı şeyler. işte o filmdeki eşek benim için eşekti. bildiğin anıran, ot yiyen, eşeklikten başka bir şeye yaramayan bbir eşek. karnındaki olmayan elmas da kemal sunal'ın hinliği diye düşünürdüm. yani "siz benim anamı ağlattınız, sıra ben de artık eşoğlu eşekler" diye düşünüp de böyle bir oyun yaptığını düşünürdüm. işin boyutu farklı, verilmek istenen mesaj çok farklıymış.

filmin sonu hep bana saçma geliyordu. "çok dandirik bir son" du benim için. "bok nöbeti kimde?" dedikten sonra film bitiyordu. hatta kesilmiş bir son gibi geliyordu bana. evet kesilmiş bir sonmuş..

ahh bunu yazarken utanıyorum. çünkü bu zamana kadar gerçeği bilemem, göremem..
meğerse sonunda "1 mayıs" mitingine katılıyormuş ve filmin daha bir çok bölümünde "1 mayıs" ile ilgili sahneler varmış.

işte o sahneler :
http://tinyurl.com/2u29zq9

sanki o zaman sansür olmasa, o sahneyi yayınlasalar anlayabilir miydim? hayır, anlayamazdım. liseyi biterene kadar 1 mayıs'tan korkan, gösteri yapanlara en feci küfürleri ve bedduaları savuran, deyim yerindeyse faşist bir beyne sahiptim. onlar, anarşisttiler benim gözümde. ülkeyi bölmeye çalışıyorlardı. üniversiteye gidince ne yapacağımı düşünürdüm kara kara. "ya bana da bir şey olursa?"

biraz daha büyüyüp, başka şeyler dinleyince, okuyunca, bir bakıma şahsıma "işte gerçek bu olabilir" diyebileceğim şeylerle karşılaşınca neyin ne olduğunu az çok öğrendim sanıyorum.

beynimizi uyuşturmuşlar. hani filmde de var bu. sakız çiğnemek için ne diyorlar : "sakız çiğnesinler ki beyinleri uyuşsun" düşünmeyelim. tabi biz insan değiliz, düşünmeyelim. düşünürsek deprem olur.

vermişler at gözlüğünü elimize "tak bunu" demişler, takmışız sorgusuzca. şimdi bir tarafımızla kızıyoruz, başımızdan atmaya çalışıyoruz. ama nafile. boynumuzda yular, gözümüzde gözlüğümüz yürüyoruz. halbuki sadece önlerini görsünler diye atlara takıyorlar o gözlüğü. maalesef biz önümüzü de görmüyoruz.

"vermeyin insana izin kanması ve susması için
hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler"

Hiç yorum yok: