30 Nisan 2010 Cuma

çocuk mu dedin?!?!

çocukları sevmeyen insan sever mi?

seviyor valla. misal ben.

çocuk sevmiyorum. ciddiyim. sevemiyorum. hani böyle bazı kızlar vardır, sokakta gördüğü kir pas içinde, sümüklü çocuklara "ayyyy canım yerim ben seni" diye avazı çıktığı kadar bağırarak sarılır falan, bit kapar onlardan.. işte ben hiç öyle olmadım. olamadım. kendimi çok zorladım ama olmuyor.

bazen arkadaşlarım yeğenlerinin, kuzenlerinin çocuklarının fotoğraflarını yolluyorlar. "ayy şuna baksana yaaa, ne sevimli, ne tatlı değil mi? canım yaaa" diyerek de notu iliştiriyorlar hemen. "ayy evet çok sevimli!" diyorum. çok samimi değilim bunu söylerken. samimi olamıyorum. sevemiyorum, sevimli ya da şahane ötesi tatlı gelmiyor bana sabi sübyanlar.

e bunları böyle anlatınca birilerine; "kendi çocuğun olursa n'apacaksın? sevmeyecek misin?" diye sorular ardarda geliyor.

tabi ki de kendi çocuğum olunca seveceğim, pamuklara sarmalayacağım, hatta kimseye vermeyeceğim sevsin, kolunu bacağını suratını mıncıklasın diye. yok öyle şey! 9 ay 10 gün karnımda taşıyacağım, sonra bilmem kim teyzesi gelsin öldüresiye sevsin. hahaha güleyim bari!

bak ben kimsenin çocuğuna bunu yapmıyorsam karşımdaki de benim çocuğuma yapmasın lütfen.

yine başka bir örnek; çok viyaklıyor çocuk dediğimiz insan yavrusu. ha ben heykel gibi bir bebeklik, çocukluk falan yaşamadım, asla olmadım öyle. ziyadesiyle bağıran, ziyadesiyle şımarık bir çocuktum. bana tahammül edenlere sonsuz saygım var. ama benim bağırışa çağırışa, şımarıklığa hiç tahammülüm yok.

hadi tamam, bebektir anlamaz. konuşamaz, derdini zırlayarak anlatmaya çalışır. normal son derece. ama derdini anlatabilecek çağa gelmiş, yine de şımarıklığın zirvesine çıkarak, istediğini yaptırmaya çalışan o veletler yok mu...onlarla ilgili kötü düşüncelerimi saklamak yararıma olacaktır sanıyorum. neyse..

bir de bu türün çok bilmiş olanları var. böyle siz ona sevimlilik yaparken, en ukala tavırlarıyla sizi dumura uğratırlar. onlara karşı pek bir sevgim yok ne yazık ki..

tüm bu sevgisizliğime, merhametsizliğime karşın sübyanların çoğu beni seviyor. çok yapmacık davranıyorum kendilerine ama anlamıyorlar, anlamamazlıktan da geliyorlar. hele bir kesim var ki, daha beni görür görmez anlıyorlar ne olduğumu.

arkadaşımın minik yeğeni. çok bilmiş, hatta ukala. daha 5 yaşında. işkenceci ve taciz üstüne kitap yazacak kadar deneyimli. "çocuktur yapsın" deyip geçiştiriliyor. ama ben korkarım böyle çocuktan. anne, abla, teyze ve bilimum büyük sözü dinlemekten aciz. "kırıcam ben bunu" diyor ve kırıyor. "yapma evladım" demenize aldırmadan.

ilk görüşünde anladım. sevmedi beni. tanıştırıldık. şöyle bir baktı. "gözlükkkk" dedi ve kaçtı. içim hem rahatladı, hem tırstım. sevmediyse her an bir atak yapıp beni sinir edecekti. ya da hepten gıcık bir tip olduğuma kanaat getirdiyse hiç uğraşmayacaktı.

bir iki kere göz göze geldikten sonra kaçtı gitti bilgisayarın başına. sonra elinde balonuyla beraber geldi, kur yaptığı arkadaşımla oyun oynayacaktı. kendinden emin bir tavırla "nihohoh bu balon benim, kimse alamaz" diye kükredi küçük aslan gibi. heyhat bunu diyen sen misin diyerek ve gıcıklaşarak "al işte balonunu nasıl da kaptım!" diyerek oyuna daldım ve ağlayarak odayı terk etti küçük don juan.

ya beyim, sinir etmek öyle olmaz böyle olur diye bağıracaktım ardından ama annesiyle arkadaşım olan teyzesine ayıp olur diyerekten çenemi kapattım.

şimdi çocukları sev diyenin alnını karışlarım..

kendi çocuğum olana kadar dünyanın en sevimli, en tatlı çocuğu benim ulan! benim çocukluğum!!!!

Hiç yorum yok: