23 Eylül 2010 Perşembe

yeşil ve turuncu


havalar havalar..

sonbaharın geldiğini şu son bir hafta içinde anladım. üşüyorum kimi zaman, kimi zaman da bunalıyorum sıcaktan. ama yine de en sevdiğim mevsimdir sonbahar. böyle sıcaktan soğuğa geçmek, yağmurların tekrardan yağması beni sevindiriyor. öyle pozitif olduğunu sananlar gibi "güneşli günlerde çok mutlu oluyorum, enerjim tavan yapıyooooaaoo" diyemiyeceğim ne yazık ki. sevmiyorum güneşi. ben kapalı havayla mutluyum, enerjim o zamanlarda tavan yapıyooaaaoo :P


yani insanlar illa ki güneşi gördüklerinde mi mutlu olmak zorundalar? neymiş kapalı havalar enerjilerini düşürüyormuş. olabilir, ama bu şekilde olacak diye de bir kural yok bildiğim kadarıyla.


güneş, kuşlar cikciklerken, arılar vızıldarken, çiçekler eriğe dönerken mi çok güzel hep?

bana göre hayır.

bence, ılık bir günde, bulutların arkasına saklandığı zaman daha güzel. en azından yakıp kavurmuyor, hoyrat davranmıyor o zamanlarda. yani inzivaya çekilmek üzere olduğu zaman seviyorum kendisini. o da beni o zaman seviyor sanıyorum.


bu yüzden güneşlenmeyi de sevmiyorum. bunalıyorum, midem bulanıyor. yakıyor, kavuruyor beni güneş.


.........


güneşle aramda olan bu sevgisizliği geçiyor ve kitaplarıma geri dönüyorum.

ayfer tunç - yeşil peri gecesi : bu kitabın adını ilk duyduğum zaman aklıma absinthe geldi açıkçası. ama konusu son günlerde aşina olduğumuz bir konu. bir politikacının başına gelen ilginç olayları! anlatıyor. eheheh deniz baykal desem kafi olur herhalde sizin için.


yepisyeni bir blog daha keşfettim. pek güzel bir blog. göz atmanızı rica ediyorum :




şimdilik esen kalın cano canlar..



Hiç yorum yok: