25 Ekim 2010 Pazartesi

bir gün olsun sen beni anlamadın

0-0 beraberlik sonrasında bir GALATASARAY'lı olarak feysbuk zımbırtısına "sıfıra sıfır elinizde var sıfır" gibi naçizane bir söz yazdım. bunu yazmamda ki asıl sebep, her maç öncesi kendilerine aşırı güvenen fenerbahçelilerinin popolarının nasıl aşağıya doğru indiğini göstermek içindi. o kadar güvenleri var ki popolarına, son şampiyonluk maçı öncesinde anlamsız şampiyonluk kutlamaları yapmaları, yanlış anonsla birlikte sevinç gösterilerinde bulunmaları benim not defterime yazılan şeylerdi, eksi olarak. evet, sevmiyorum, sevmek zorunda değilim. fenerbahçelileri sırf bu yüzden sevmiyorum. dünkü maçtan önce bir arkadaşımının iletisinde gördüğüm "hmm yarın ne giysem acaba? ah buldum fenerbahçe forması giyip işe gideyim en iyisi :)" demesi bile çok çirkin birşey. siz neyin kavgasını yapıyorsunuz? bir maç, bu kadar önemli mi? ben futboldan zerre kadar anlamam, sevmem. oturup bir kaç kere izlemişliğim vardır bir maçı, o da tüm 90 dakika boyunca falan da değil. bjk maçını izlemiştim ilhan mansız için o kadar. budur. ofsaytımş, penaltıymış, bilmem neymiş bilmiyorum. bildiğimi de asla iddia etmiyorum.

işte ben böyle iletiler yazınca, kendini fena halde yükseklerde gören sevgili fenerbahçeli arkadaşlarım hemen başlıyorlar bombalamaya beni. yahu arkadaşım, sen benden iyi biliyorsun ki maç falan umrum olmaz. sıkıyorsa her birşeyi bilen bir galatasaraylıya bok at. yiyor mu? yemez. çünkü iki cambaz bir ipte oynamaz.

neden bir beşiktaşlıyla böyle bir sıkıntı yaşanmıyor bir galatasaraylının arasında? yenilsek bile bjk lı arkadaşıma "tebrik ederim :)" diyebilirken neden fenerbahçelilere diyemiyorum? kapris, gereksiz özgüven, gereksiz ukalalıkları yüzünden. kusura bakmayın ama bir şey bildiğini sanan ukalalar arasındasınız benim için. en iyi arkadaşım dahi olsa bu tutumu yüzünden o anda gözümden düşer. bana bunlarla gelmesin kimse. futbol benim için hiçbir şey çünkü. madem sizin için herşey sevgili arkadaşlar, buyrun sevgili takımınızla mutluluklar dilerim size..

bir diğer konu ise gündemimdeki feysbuk. dün çok sevgili, geleceğin tiyatrocusu kuzenimle konuştuk brunchtayken.
-feysbuk, karı kocanın bile arasını açar. hiç iyi bir şey değil. ama merak işte. artık herşeyi, çevremizle ilgili herşeyi oradan öğreniyoruz.

evet, karı koca, sevgili arasındaki ilişkiyi mahvediyor.

-ühühühüh berkecan, ühühühhüh fulyagül kim?
-yaavvv ilkokul arkadaşım.
-ühühühüh aranızda ne var? niye walluna öyle şeyler yazmış? he? ühühühühhühü ağzına s.. m berkecan....ühühühüh
-?%_%_%_%_%%_%?????

kimse bana maval okumasın. ben yapmam demesin! ben bile hoşlandığım insanın feysbukunda "X herif bilmem kimle arkadaş oldu" yazısını görünce küfrediyorum. aklıma on bin tane senaryo geliyor. beni böyle bir duruma düşürüyorsa sevgili ya da evli konumdaki insanları ne hale getiriyordur? sırf bu feysbuk yüzünden kavga edip, hesaplarını kapatan bir çift bile tanıyorum.

acı ama gerçek!

evlenen arkadaşlarım düğün davetiyesi göndermeyip ATTENDING açarak davet ediyorlar bizi düğünlerine. eskiden sır diye birşey vardı, özelimiz vardı. mesela, sevgilim olduğu vakit çoğu insan bilmezdi var ya da yok olduğunu ama şimdi millet -ki özellikle bağyanlar oluyor bunlar- çatır çatır IN A RELATİONSHIP WITH bilmem kim diye profillerini güncelliyorlar. ilişkileri bittiği vakit SINGLE ve özlü, iç acıtıcı sözlerle anlıyoruz ki siyah bayraklar çekilmiş kalplerinde.
yaa, social network işte size..

ha bunun yanı sıra mesela güzel şeyler öğretebiliyor. kuzenimin çektiği kısa filmden kareleri görebiliyorum. izleyemedim, belki o kareleri görmesem bilemezdim çekti mi ne oldu nasıl oldu.. bunun gibi bir sürü şey var. ama yine de zararlı. tasvip etmeyip kullanan insancıklar arasındayım ben de :)

..........
thunderbolt iyi ki sen yoksun şurada. 
yani olmanı isterdim  ama yok ya olma daha iyi. 


insanlar -yani en yakınımdakiler- kırıcı olduğumu söylüyorlar. sinirlenince gözüm hiçbir şey görmüyor. karşımdakini kırıyorum, rahatlıyorum o an. ama sonra? içim içimi yiyor. o saatten sonra ne yapılabilir ki? özür dilesen ne fayda. bak bu koskocaman şeylerden kaynaklı falan değil. ufacık şeyleri koskocaman hale getirebilme kabiliyetim var yalnızca o kadar. aman ne yapayım? o zaman beni delirtecek şeyler yapmasınlar mümkünse. 


ya ben, karşımdakini düşünerek hareket ediyorum. plan program yapıyorum. ama ama... 


neyse.. 
sorun sende değil bende. kimse üstüne alınmasın he mi? :)


holy 

Hiç yorum yok: