13 Ekim 2010 Çarşamba

çocuk bebek sevimli şeyler bunlar

bilen bilir ve bu blogda da çokça konusu geçer. çocuk sevmeyen bir kadınım. sevemiyorum yani zorla değil ya. böyle miniş miniş bakışlar, minik minik eller, bazılarının kafasında on bin tane tilki dolaşırken size masum masum bakmaları ya da siz masumca severken öküz gibi anırmaları.. evet, bunların hepsi beni çocuklardan soğutan nedenler. aslında daha çok var ama linç falan etmeye kalkışanlar olabilir diye yazamıyorum.

bir çok kişi bana "çocuğun olduğu zaman görürüm seni" diyor. buyrun görün, geleceğiniz varsa göreceğiniz de var. kendi çocuğum -daha önce de demiştim- benim için en harika çocuk olacak. ağlarsa ağlasın. kalkıp dövecek halim yok. çocuktur ağlar tabi. hatta bana çekerse maaile yandığımızın resmidir. geceleri susmayan, gündüzleri susmayan bir çocukla nasıl başa çıkılır öğreneceğim en nihayetinde.

çocuk sevmiyorum diyorum ama istisnai çocuklar var tabi hayatımda. ege ve ilay'a olan sempatimi ve sevgimi biliyor bir çoğu. emir berke zincidi var bir de. dün akşam yine ağlattı bizi ailecek. gerçi artık ben ağlayamıyorum. sadece ağlayan birini gördüğüm zaman gülmeye başlıyorum. eheheh psikologa mı gideyim? ilahi siz!

ve ve ve.. tüm bu üç çocuğun yanında bir çocuk daha var. geleceğin prensesi olmaya aday kendisi. çocuk kakasından belli olur derler ya. bu kızımız da öyle işte. narin, nazik bir annenin kızından daha ne beklenebilir ki?
deniz ismisi. henüz 6 ayının içinde. bir çok sevdiğim özelliği var ama nazar değer korkusuyla anlatamam. annesinin ricası da değil bu. ama gerçekten çok sevimli bir çocuk. genelde çocuklar çok masum bakarlar ya denizcik hem masum hem de çok espritüel bakıyor.

kırmızı kapüşonlu pilot deniz bebek

şimdi deniz bebeği inceliyoruz. ayaklar görüldüğü üzere tam ısırmalık! "hanimiş mişmiş de mişmiş" yapılarak bu çocuk gülmez cano canlar. başka yöntemler var. bu çocuk piyanodan tutun bateriye kadar her türlü enstrumanı çalabiliyor. yaaa yaaa... özellikle piyanodan ayrı bir zevk alıyor kendisi. ileride kendisi gazetecilere demeç verirken "müzikle doğduğum günden beridir iç içeyim" derse inanmamazlık yapmayın. bu klişe sözü kullandığı için pişman olmaz aksine mutlu olur. çünkü doğru söyleyecek. 

işte, Rabbim bana böyle çocuklar nasip etsin, ben o zaman çocukları severim. ama her gördüğüm sümüklü, eli çamurlu, üstü başı darmadağınık, donu düşük çocuklar böyle olmuyor. 

bu bebeler numune kalmışlar. 
...........

sevgili thunderbolt.
ya ben çocukken harikaymışım hem de sarışınmışım. kıvır kıvır saçlar, ela ela gözler, bilmiş bilmiş sözlerim varmış. geceleri ebeveynlerimi çileden çıkarmam cabası bunların yanında :) gülü seven dikenine katlanır Allah Allah ne yapayım yani? 

neyse, çocuk sevmeyen insan sevmez mottosunu bana yutturmaya çalışanlara karşı yazıyorum çocuksal yazılarımı. insan sevmediği bir şeyden kendisinin de olsun ister mi? ben şimdilik istemiyorum. ya da hayırlısı olsun ne diyeyim ki başka? 

çocukken şımarık olan kız
holy witch 

Hiç yorum yok: