6 Aralık 2010 Pazartesi

kendini bi'şi gibi hissetmek

duygularım yine arapsaçı. oysa ki cumartesi günü bu işi thunderbolt'la çözmüştük. hatta çözdüğümüz noktada başka bir acı gerçek daha meydana çıkmış, bunu da çözmek için günü ve saati belirlemiştik. 

karman çorman olan ve at gözlüğü takıp etrafı seyretmeye daldığım duygularımla beraber yavaş yavaş beynimi kemiren bir çok şeyin "netliğe" kavuştuğunu görüyor, seviniyor; diğer yandan da "oha holy! senden hiç beklemezdim lan!" diyorum. niye?

cevabı vicdan. 

bu zamana kadar elimde sımsıkı tuttuğum, gerçekliğine inandırıldığım bir çok şeyi sorgular oldum. basmakalıp öğretilen olguların aslında "ne kadar doğru, ne kadar yanlış, onlara doğru gelen bana doğru gelmek zorunda mı?"kiler ile düşünüyorum. bu kadar mı koyunmuşum diyorum şimdi. 

ama düşündükçe kafayı yeme oranım artıyor. bir taraftan varlığını göremediğim ama hissedebildiğim bir baskı, diğer tarafta "ulan ben buyum işte! sittir et gerisini" diyebileceğim bir özgürlük isteği var içimden gelen. 

bütün bunlar bir gece, bir hafta, bir ay gibi bir zamanda oldu diyebilirim. gözlerim kapalı yürüdüğüm yolları, şimdi gözlerimi açıp, geriye baktığım zaman dikenlerle kaplı olduğunu ve bu dikenleri nasıl oldu da hissetmediğimi düşünüyorum.. 

bu kadar sıkıştırılmış benliğim, kendim olamamışım hiç bir zaman. hep yönlendirilen holy olmuşum. 

galiba birşeyleri değiştirmek için vakit geç değil. koyunluktan çıkıp kediliğe terfi etmek istiyorum. 
zaten şu anda kendimi kedi gibi hissediyorum. birinin beni okşayıp, şımartması gerekli.. 

..........

bir sevgi gösterisi olarak yumruklamak! 

bu sabah işe giderken, her sabah önünden geçtiğim parkta iki liseli aşık birbirlerinin ellerini tutmuş, gözlerinin içlerine içlerine bakıyorlardı. (saat 06:55 civarı) sonrasında baktım, birbirlerini yumruklamaya başladılar. "bu ne lan? fayt kılabın karşı cinsli versiyonu mu aceba?" diye düşündüm. çift, önce birbirine bakıyor, sonra yumruk atıyordu suratlarına. hadi, tokadı anlarım, belli bir tatmine ulaşmak için belki karşınızdakine tokat atarsınız da yumruk ne alaka? 

"al, .mına bilmem naptım!!! seni bu kadar seviyom işte uruspu!!!!!!!!" 

ehahah, yuhovski! 

eğitim seviyemiz ağlanacak durumda bayanlar baylar.. 

18 yorum:

deeptone dedi ki...

:))))):))))):)))))

uyumuycam dedi ki...

" bir taraftan varlığını göremediğim ama hissedebildiğim bir baskı, diğer tarafta "ulan ben buyum işte! sittir et gerisini" diyebileceğim bir özgürlük isteği var içimden gelen."

aynı doğum sancılarındayım..

Holy Go-Nightly dedi ki...

çok zorlu bi doğum olcak sanırım uyumuycam...

Adsız dedi ki...

bence siktir et, kedi iyidir

Holy Go-Nightly dedi ki...

öyle yapmaya başladım. umarım devamı gelir :)

Adsız dedi ki...

dertlerimiz ne kadar çok birbirine benzemeye başladı, çağ hastalığı sanki duyarsızlık.

Holy Go-Nightly dedi ki...

25 - 30 yaş arası insanların sorunu daha çok.

Adsız dedi ki...

eh biraz azcık geçtik ama yine de var ufak tefek dertler :))

Holy Go-Nightly dedi ki...

dertsiz kimse var mı? yok.
o halde ya o dertlerle yaşamayı öğrencez ya da bunalım hırkası giyip tüm gün bunalım filmler izleyip ağlıcaz :))

Adsız dedi ki...

kız kardeşimin hikayesinden başla :))

Holy Go-Nightly dedi ki...

yok ben bridget jones ile başlıcam yine, sonra 9,5 haftayla devam etcem. 9,5 haftanın neresi bunalım dersen, erotik taraflarını es geçerek izlediğin zaman çok hastalıklı bi aşk görebilirsin orada.

Adsız dedi ki...

benim blogtaki filmlere bir göz istersen bunalıma girmeden önce

Holy Go-Nightly dedi ki...

senin bloga göz attım zaten :)) eheheh pek güzel

Adsız dedi ki...

o senin güzelliğin, daha o blog blog bile değil, çok değişiklik yapacağım, konsept başta

benim hala umudum var dedi ki...

Bi tarafta ben, diğer tarafta kendim.. Kedi de olsan içinde bir miktar koyun, koyun da kalsan içinde bir miktar kedi barındıracaksın:)

Holy Go-Nightly dedi ki...

ying yang gibi :) doğru söylüyosun..

deeptone dedi ki...

hayır koyun ile kedi gibi :))))

Holy Go-Nightly dedi ki...

kokedi :)