14 Temmuz 2011 Perşembe

paylaştıkça artan tat!

ıyy çok sinir olurum böyle "aşkımla çok mutluyuz, o benim herşeyim, öpmeye doyamıyorum" gibisinden yazı yazanlara.

zaten öyle bir şey de yazmayacağım. yazamam, doğama aykırı.

sadece sevgili tanımı yapmak istiyorum. ne kadar becerebilirim, ne kadar doğru tanımlarım bilmiyorum.

bakalım beynimden neler geçiyormuş? :

-eğri oturup doğru konuşmaya,
saçınızı çekmeye,
göbek büyütmeye,
yemek yapmaya,
ısıtmaya,
temizlik yapmaya,
pms döneminizi sevip saymaya ve bu dönemde size çikolata tedarik etmeye,
alışverişe çıkmaya ve sessiz kalmaya,
canı yandığında "aaaaaaaaa" diye bağırmaya,
kaşlarını çatmaya,
arkadaşlarınızla ilgili dedikoduları dinlemeye,
karşı cinsten sadece sizi beğenmeye,
gerekirse gözü oyulmaya,
siz varken evcil hayvanıyla uğraşmamaya,
yaptığınız yemeği zorla yemeye,
sizin yiyemediğinizi bitirmeye,
sevdiği müzik türünü size sevdirmeye,
alışkanlıklarını değiştirmeye -az da olsa, hadi orta şekerli olsun-
gece telefonlarına katlanmaya,
size çiçek almaya,
star wars'u obi wan için izlemeye,
film hastalığını size bulaştırmaya,
kitap manyaklığı hastalığınızı kapmaya,
sarhoşluğunuzu paylaşmaya zorunlu kişidir.

sıkıysa yapmasın! o zaman sevgili sıfatı sadece havada kalır!
hadi bakalım...

makyaj blogları
iş yerinde çoğunlukla işim olmadığı zaman bu tür bloglara takılıyorum.
ve çok merak ediyorum. nars, mac ve bilimum pahalı markayı almaya nasıl para yetiştiriyor bu insanlar?
yurtdışından alışveriş etseler dahi yine büyük külfet.
ve bazen bakıyorum, hiç kullanılmayacak renkler var aralarında aldıklarının.
şaşırmamak içten değil.
gerçi günlük makyajları 45 dakika süren kadınlar bunlar. uyumuycam kıza selam olsun)
neyse, almaya devam edin, ben sizi takip ediyorum ^^

bir de dikkatimi çeken en belirgin şey, bu blog sahibeleri önce yerli mallarını tanıtıyorlar yani bloglarını ilk açtıkları zaman. flormar, golden rose ile falan başlıyorlar. sonra diğer markalara geçiş yapıyorlar. gözlemlerime göre mac bir numara hanımlara arasında. nars orgasm allık ve mac makyaj bazı en çok kapışılan ürünler.

tek tırt tarafları parfümler ile ilgili yorumları oluyor. çünkü parfüm çok değişik bir ürün. yani her tende aynı kokmayabilir ya da tanımladığı gibi de kokmayabilir. binbir hevesle marc jacobs almaya gittiğim günü hiç unutamıyorum mesela. ömrü hayatımda kokladığım en kötü kokuydu.

işte bunun gibi şeyler. allah'tan internetten alışveriş yapmıyorum. yoksa boşuna para verebileceğim çok şey alırdım.

ha bu arada, o nars orgasm allık ile ilgili bir hikayem var ^^

sephora'ya gitmiştim bundan bi ay önce. kendimi kaybettiğim bir anda "yardımcı olabilir miyim?" diyen bir ses durdurdu beni.
-allık istiyorum ama çok doğal olsun.

tüm nars allıklarını gözden geçirdik.
-nars orgasm, harikadır.
-orgazm mı? hangi akıllı bu adı vermiş ki buna :)
-deneyelim mi?
-piki.

artık nasıl sürdüyse suratıma aynaya bakınca kendimi gürbüz heidi gibi hissettim.
-hiç güzel olmadı, istemiyorum.
-aaaaa ne güzel oldu. bu allık kapış kapış gidiyor.
-olabilir ama bana hiç yakışmadı.

sonuç itibariyle o gün sephora'dan allık falan almadım. ama nars orgasm allığı bir kere daha deneyeceğim. hatta alabilirim de. gerçi fiyatı baya bir fahiş. hiç nars markalı makyaj ürünüm yok :(

bir de alınca öyle swatch falan beklemeyin benden. işim olmaz.

ya bir şey daha var. ruj swathu falan koyuyorlar. tamam, görmek istiyoruz elbette. ama o dudak fotoğrafları ne ya? "333" der gibi. dudakların ortası açık. ha bunu sadece nars orgasmın rujuyla yapsalar anlayacağım ama..

neyse.. kimsenin işine karışmayalım :)

Hiç yorum yok: